25 Tem 2009

Kötüye Kullanılan En İlginç Buluşlar

Bilim tarihinde tesadüfen bulunan ya da bulunduktan sonra farklı amaçlara hizmet eden birçok icat ve buluş vardır. Tabii ki hiçbir bilimadamı insanlığa fayda sağlamak adına yaptığı icadının ya da buluşunun kötü amaçlara hizmet ettiğini görmek istemez ancak; işler çoğu zaman kontrolden çıkıyor. Tıpkı Nobel Ödülü’nün ortaya çıkış gerçeğinde olduğu gibi… Şimdi sizlere bilim tarihindeki bu trajik öykülerle dolu buluşları sıralayacağız.
10-) Ziklon B Gazı
ZyklonB
Ziklob B, Nobel Ödüllü Yahudi bilimadamı Fritz Haber tarafından siyanür ve hidrojen bileşimlerinden tarlalarda kullanılmak üzere bir tür böcek öldürücü olarak tasarlanmış katı halde bir madde idi. Yahudi Soykırımı’nın başaktörlerinden, ziraat eğitimi almış bir Hitler yanlısı bir subay olan Heinrich Himmler,  hava ile temas ettiğinde zehirli bir gaza dönüştüğü anlayınca, Auschwitz-Birkenau gibi toplama kamplarında esirleri öldürmek için kullanılmasına karar vermişti. Tarihin en büyük katliamlarından Yahudi Soykırımı’nda 1.2 milyon insanın öldürülmesinde kullanılan bu maddenin ilk kullanımı ise 1920'lerde Abd'nin Rio Grande sınırında yakalanan Meksikalı göçmenler üzerinde olmuştur. Tabii ki iş kılıfına uydurulmuş ve Tifüs hastalığına karşı dezenfektan olarak kullanıldığı iddia edilmiş. Bu konuda 2005'te David Dorado Romo tarafindan yazılan "Ringside Seat to A Revolution: An Underground Cultural History of el Paso and Juarez, 1893-1923" isimli kitapta ayrtıntılı kanıtlarıyla belgelenmiştir.
9-) Agent Orange
agent orange
Agent Orange, Amerikalı botanikçi ve biyokimyaher Arthur Galston tarafından soya fasulyelerinin hızlı büyümelerini yavaşlatmak amacıyla geliştirdiği ziraî bir üründü. Agent Orange kod adını alan bu kimyasalın Amerika ordusu tarafından Vietnam Savaşı’nda kullanılması ise son derece trajik etkiler yaratmıştı. Vietnamlıların ormanlarda saklanmasını önlemek için ağaçları öldürmek için 2 milyon galona yakın Agent Orange uçaklarla Vietnam üzerine boşaltılmıştı. Yalnızca ormanları yok etmekle kalmayan bu kimyasal savaş esnasında ve sonrasında doğan çocukların iskelet yapılarında onarılmaz hasarlar bırakmıştı. Yukarıda seçebildiğin “en az rahatsız edici” fotoğrafı kullandım.
8-) Mitralyöz
Gatling 649px-gatling_gun_1865
Richard Jordan Gatling tarafından Amerikan İç Savaşı’nın bir an önce bitmesini sağlamak amacıyla üretilmiş makineli tüfeklerin ilk türüdür. Savaş sırasında yaşanan trajediden çok etkilenen Gatling, “Öyle bir icat yapmalıyım ki savaş bir an önce bitmeli” diyerek üretilmiş ve bir ölüm makinası olarak o zamana kadar bilinen bütün hücum yöntemlerini etkisiz hale getirmiş, âdeta Soğuk Savaş’ın başlangıcı olmuştur.
7-) TNT (Tri Nitro Toluen)
tnt-bomb-clock
TNT, ilk kez 1863 yılında Alman kimyager Joseph Wilbrand tarafından sarı renkli boya olarak keşfedildi. Ateşleyici olmaksızın patlamaması ve oksijenle temasında bir sorun olmaması nedeniyle uzun yıllar boyunca patlayıcı özelliği bilinmedi. Bu özelliğin keşfi ile birlikte 1902 yılında Almanlar, 1907 yılında da İngilizler tarafından I. Dünya Savaşı’nda, ardından da II. Dünya Savaşı’nda kullanıldı. Hâlen bilinen en güçlü patlayıcılardan biri olarak kullanılmaktadır.
6-) Kurşunlu Benzin
picture-2-70-tm
Amerikalı mühendis ve kimyacı Thomas Midgleyi 1921’de General Motors adına benzinin oktan sayısını ayarlamak ve benzinli motorların vuruntu yapmasını engellemek için kullanılan tetra-etil denilen kimyasal maddeyi bulmuştu. Ancak bulduğu bu maddenin çevreye olan zararlarından ve yakıcı etkisinden habersizdi. Otomobillerde kullanılan bormal benzindeki kurşun miktarı 0.15gr/lt, süper benzinde 0.40 gr/lt ve kurşunsuz benzinde 0.013 gr/lt iken kurşun katkılı benzinde bu rakamlar 5 karına kadar çıkmaktaydı. Türkiye genelinde 2003 yılı verilerine göre benzinli araçlardan atmosfere atılan kurşun miktarı yaklaşık olarak 230.000 kilogramdır. Eğer kurşunlu benzin kullanımı olsaydı Ozon Tabakası’na vereceği zararı varın siz düşünün.
5-) Sarin Sinir Gazı
k3dccmap2 20 Mar 1995 --- SARIN GAS ATTACK IN TOKYO METRO --- Image by © CORBIS SYGMA
Alman kimyager Dr. Gerhard Schrader tarafından 1938 yılında almanya'da çok güçlü tarım ilacı yaratmak amacıyla geliştirilmiş sarin gazı dünyanın en etkili kimyasal silahlarından biridir. Siyanürden 500 kat daha zehir olan sarin gazının 0.5 miligramı yetişkin bir insanı saniyeler içinde öldürebilmektedir. Sinir sistemini tamamen çökerten bu gaz oda sıcaklığında sıvı halde bulunur. Bu haliyle etkili değildir ancak renksiz ve kokusz olarak gaz halini aldığında çok sinsi bir ölüm makinasına dönüşmektedir. Kitle imha silahı olarak ilk defa Naziler kullanmıştır. Yakın tarihte ise Saddam Hüseyin tarafından Halepçe’de yaşayan Kürtleri öldürmek için kullanılmıştır. Son olarak da Japonya’da bir metro istasyonunda kullanılmış ve 28 kişi ölmüş 200 kişiden fazla insan etkilenmiştir. Gerhard Schrader tarafından dünyadaki açlık sorununa bir çare olarak üretilen sarin gazı gibi özellikleri bulunan tabun gazını da bulmuş. Bu buluştan sonra “sinir ajanları babası” olarak adlandırılmış.
4-) Nükleer Füzyon
nuclear fusion in star.img_assist_custom nuclear_fusion
Kısaca iki atom çekirdeğinin birleşmesiyle daha ağır bir atom çekirdeğine dönüşmesi olayı olan nükleer füzyon ilk kez Avustralyalı fizikçi Mark Oliphant tarafında gerçekleştirildi. İki atom çekirdeğinin birleştirilmesi olayı ortaya muazzam bir kinetik enerji çıkartmaktadır. 20-30 milyon derecelik bir sıcaklığa eşdeğer olan bu enerji Güneş’te gerçekleşen helyum ve hidrojen füzyonunda meydana gelen patlamaları bu şekilde açıklanmaktadır. İnsanoğlu böyle bir gücü her türlü hammadde ihtiyacınızı da karşılayabileceğimiz bir element üretim fabrikasına dönüştürmek yerine hidrojen bombası yapmakta kullandı ve Hiroşima ve Nagazaki’de yüzbinlerce insanı öldürdü. İcadından 10 yıl sonra, Amerikalı bilim adamı Edward Teller tarafından hidrojen bombasına dönüştürülen bu güç hâlâ dünyayı tehdit eden en önemli kitle imha silahıdır.
3-) Roketler
v2german-tm 486px-S-IC_engines_and_Von_Braun
İnsanlığın uzay macerasına ilk adımlarını atmasını sağlayan roket teknolojisi de maalesef birer savaş oyuncağı olarak kullanılmaktan kurtulamamış. İlk roket 2. Dünya Savaşı sırasında Almanya’da İngiltere’ye atılmış ve çoğu sivil 7000 civarında insan hayatından olmuştur. Nazi V2 denilen bu roketler ünlü SS subayı Wernher von Braun tarafından geliştirilmişti. Savaş sonrası gizlice Amerika’ya kaçırılmış ve tüm geçmişi silinerek Amerika vatandaşlığı verilmiştir. Çalışamalarına burada devam eden Braun, Ay'a insan gönderilmesini sağlayan Apollo projesinin roketi Saturn V’yi tasarlamıştır. İlginç bir nokta ise bu projede bir Türk’ün de imzasının bulunması. 1930 yılında Bursa’da doğan İsmail Akbay, NASA’da çalışan ilk Türk olarak Apollo’un dışında Apollo soyuz, Skylab ve uzay mekik programlarında calışmıştır. 73 yaşında Amerika’daki evinde çıkan yangında zehirlenerek hayatını kaybetmiştir.
2-) Toplama Kampları
nazi-concentration-camp5-gif-tm camp13
1800’lerde İngiliz ordusunun ünlü komutanlarından Frederick Roberts (1st Earl Roberts) tarafından “savaşta evlerini terk etmek zorunda kalan mülteciler için” kalacak yer sağlamak amacıyla ilk kez kullanılan toplama kampları yıllar içinde birer ölüm kamplarına dönüşmüş. Kayıtlara göre ilk toplama kampı 1900 yılında İngilizlerin Güney Afrika’daki sömürgelerini korumak için girdiği Boer Savaşı’nda kurulmuş. 28,000 kişinin günlerce kaldığı bu kamp 26.000 kişiye mezar olmuştur. Sonraki yıllarda en ünlü toplama kampları 2. Dünya Savaşı sırasında Naziler tarafından Almanya, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Letonya gibi ülkelerde kurulmuştur. Bu kamplarda Yahudiler başta olmak üzere Romenler ve akıl hastası olduğu iddia edilen Slav ırkından 2.5 milyon insan vahşice öldürülmüştür.

1-) Ecstasy Hapları
ecstasy-tabs
Alman kimyager Anton Köllisch tarafından 1912 yılında “methylenedioxymethamphetamine” kısaca MDMA adıyla geliştirilen bu uyuşturucu madde aslında anormal kanamaları yavaşlatmak için kullanılması için tasarlanmış. Deneyler sırasında gözlenen keyif verici etkisinin yanında aşırı cesaret ve cinsel gücü artırıcı etkisi nedeniyle psikiyatrlara tavsiye edilmişti. Amerika’da Vietnam Savaşı sırasında askerlere cesaret vermesi için dağıtılınca iş kontrolden çıkmış ve 1980’lerde her barda satılır hale gelmiştir. Bugün en zararlı uyuşturucu maddelerden biri olmasına rağmen özellikle Hollanda ve Amerika’da en kolay temin edilebilen uyuşturucu türüdür.

ckp9n2gji4 

13 Tem 2009

Tarihin En Büyük 10 Satranç Dehası

Satranç, dünyanın en eski strateji oyunlarından biridir. Kökeni konusunda çeşitli tezler olsa da satrançtaki fil figürü nedeniyle büyük olasılık Hindistan’da ortaya çıktığı sanılmaktadır. Hindistan’dan İran coğrafyasına geçerek bugünkü adı olan satranç ismini Farsça “satranj” adını almıştır. İran’dan bu isimle Anadolu’ya geçen bu akıl oyunu buradan tüm Avrupa’ya ve dünyaya yayılmıştır. Bu kadar köklü ve prestijli bir oyunun bir spor mu yoksa kültürel bir faaliyet mi olduğu hâlâ tartışılmaktadır. Bugünkü yazımızda sizlere satranç oyunun en büyük dehalarını tanıtalım istedik. Zekâların çaprışmasını okurken satranç tarihine de kısa bir göz atacağız. Keyifle okumanız dileğiyle…

 

1-) Gioachino Greco

116_greco_book

Hani bizde güzel bir deyim vardır ya; “işin kitabını yazmak” diye… İşte 1600-1634 yılları arasından yaşayan Gioachino Greco' da tam olarak bunu yapmış. Günümüzdeki halini yavaş yavaş alan satranç oyununu ilk kez sistemleştiren ve inceliklerini anlatan Gioachino Greco satranç dünyası tarafından ilk profesyonel satranç oyuncusu olarak kabul edilmektedir.

 

2-) François-André Danican Philidor

philidor_2

Gioachino Greco' dan sonra onu anlayabilecek ilk adam bir yüzyıl sonra 7 Eylül 1726’da Fransa’da dünyaya geldi. 17. yüzyılın en büyük satranç oyuncusu olan Philidor, Greco’nun 77 oyunu inceleyerek hazırladığı kitabın ötesine geçerek pozisyonel oyunun ilk örneklerini verdi. Aynı zamanda ünlü bir müzisyen olan Philidor, Analyse du jeu des Échecs (Satranç Oyununun Tahlili) adını verdiği kitabını ilk kez 1777’de yayınladı. Benjamin Franklin gibi birçok isimle satranç oynayan Philidor, kendi adıyla anılacak olan “Philidor Savunması” hamlesini gerçekleştirerek satranç tarihine adını yazdırmıştır.

 

3-) Howard Staunton

Howard-Staunton StauntonHowardgravestone

1810’da İngiltere’de doğan Howard Staunton aslında bir tiyatro oyuncusu ve Shakespear aşığı bir edebiyatçıydı. Satranca ilgisi satranç taşları tasarlayarak artan Staunton 1841 yılında İngiltere’nin ilk satranç dergisini yayınladı. Ona satrançta asıl şöhreti 19. yüzyıl başlarında satrançta tam bir ambargo uygulayan Fransa’da ünlü Fransız oyuncu De Saint Amant’ı 21 oyunluk bir seri ile yenmesi kazandırdı. 1841 yılında yapılan bu maç sonucunda Howard Staunton Avrupa'nın en iyi satranççısı ilan edildi. ABD'li satranç oyuncusu Paul Morphy ile Shakespeare üzerine bir yayın yaptığı gerekçesiyle karşılaşmayı red etti. Ayrıca 1851’de yaptığı bir maç esnasında rakibinin bir hamle için 1 saatten fazla düşündükten sonra “Sıra kimdeydi?” diye sormasıyla satranç saatini keşfetti ve satranç tahtası ve taşlarının standartlarını belirledi. Howard Staunton 22 Haziran 1874’de Londra’da hayatını kaybetti.

 

4-) Wilhelm Steinitz

steinitz1 steinitz-cigorin

Wilhelm Steinitz, 14 Mayıs 1836’da  Prag’da dünyaya gelmiş modern satrancın babası ve ilk dünya resmî satranç şampiyonudur. Staunton’un edebiyata eğilmesi ve Paul Morphy’nin sağlık sorunları nedeniyle satraçtan kopması nedeniyle öne çıkan Steinitz, satrancı bilimsel olarak inceleyen ve strateji kuralları geliştiren ilk kişidir. Birçok açıdan Philidor’un stratejilerini kabul etmeyen Steinitz, şahı bir saldırı aracı olarak kullanmasıyla ünlüydü. Rus satrancının babası Çigorin, Alman Tarrasch gibi birçok önemli satranç oyuncusuna karşı unvanınu koruyan Steinitz, 1894’te Emanuel Lasker'e yenilerek unvanını devretmiştir.

 

5-) Emanuel Lasker

emanuel-lasker lasker-bauer

24 Aralık 1868’de Polonya’nın Barlinek kentinde dünyaya gelen bir Alman Yahudisi olan Lasker, 1894’te Steinitz’i yenerek elde ettiği unvanını 27 yıl boyunca kimseye kaptırmayarak bu unvanı en uzun süre elinde tutan kişi oldu. Aynı zamanda bir matematikçi olan Lasker polinom halkalarında Lasker-Noether teoremi olarak anılan teoremi geliştirmiş ve felsefe ile de uğraşmıştır. Satranca psikolojik yaklaşımı ve derin analizleriyle tanınmaktadır. Matematik ve felsefe doktoraları nedeniyle satranca uzun bir ara veren Lasker, 1921'de Havana'da yapılan maçta José Raúl Capablanca’ya yenilerek unvanını devretti.Albert Einstein’a olan yakınlığı ile bilinen Lasker,  1933'de karısı Yahudi olduğu için Almanya'yı terk etmek zorunda kaldı. Son yıllarını New York'da geçirdi ve 11 Ocak 1941’de burada öldü.

 

6-)  José Raúl Capablanca

joseraulcapablanca capablanca-bernstein

19 Kasım 1888’de Küba’nın Havana kentinde dünyaya gelen José Raúl Capablanca, 1911 yılından itibaren önemli satranç oyuncularından biri olarak kabul edilmeye başlanmıştı. 1921’de elde ettiği dünya şampiyonluğu unvanını 1927 yılında Aleksandr Alekhine yaptığı iki buçuk ay süren maç sonucunda bu unvanını kaybetmiştir. José Raúl Capablanca sahip olduğu klasik ve duru stili ile satrancın doğal yeteneklerinden biriydi. Bu nedenle “Satrancın Mozart’ı” lakabıyla anılırdı. 8 Mart 1942’de Manhattan Satranç Klübü'nde bir oyunu izlediği sırada geçirdiği inme yüzünden ertesi günü yaşamını kaybetmiştir.

 

7-) Aleksandr Alekhine

alekhine

 

Aleksandr Aleksandroviç Alekhine, 1 Kasım 1892’de zengin ve soylu bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. Çok iyi bir eğitim alırken satranç oynamayı 4 yaşında abisinden öğrendi. 1908 yılından itibaren 16 yaşında uluslararası turnuvalara katılmaya başladı. 1921 yazında en yüksek büyükustalık seviyesine ulaşınca Sovyetler Birliği'ni terketti ve dünya şampiyonluğu maçı için sponsor bulma arayışı içine girdi. İstediğine ancak 1927’de elde edebildi. Capablanca ile yaptığı unvan karşılaşmasında gerideyken "Capablanca'dan 6 oyun almayı hayal etmek zor ama daha zoru onun nasıl benden 6 oyun alcağını hayal etmektir." dedi ve  unvanı 18.5'e 15.5 gibi bir skorla dördüncü dünya şampiyonu oldu. Onunla birlikte satrançta hegemonya Rusya’ya geçti. Alekhine elde ettiği dünya şampiyonluğu unvanını 1935’te Hollandalı Dr.Euwe’ye kaybetti ancak 1937’de  geri aldı. Alekhine, 24 Mart 1946’da dünya şampiyonu unvanı ile beraber ölen ilk ve tek satranç oyuncusu oldu.

 

8-) Bobby Fischer

fischer

Alekhine’nin şampiyon olarak ölmesinin ardından yeni şampiyonu belirlemek için çeşitli turnuvalar düzenlenmiş ve çıkan şampiyonların çoğu kısa süreli ve  genellikle SSCB’den olmuştu. Botvinnik, Reshevsky, Keres, Smislov ile zirveye ulaşan Sovyet hegemonyasına 1960’ta 24 yaşında en genç şampiyon Tal, küçük bir ara verdirdiyse de bu hakimiyeti 1970’lerde Amerikalı Bobby Ficher sona erdirdi. Fischer’ın satranç tutkusu 6 yaşında başlamıştı. 13 yaşındayken ülke gençler şampiyonu, 1 sene sonra Amerika şampiyonu oldu. 1958'de 15 yaşındayken sporun o zamana kadar gördüğü en genç büyük usta olmayı başardı. 1972 yılında 35 yıl süren Rus hegamonyasını yıktı ve Boris Spasskyi yenerek dünya şampiyonu oldu. 1975'te dünya satranç federasyonu Fide koşullarını kabul etmeyince Rus Anatoly Karpov ile oynamayı reddetti ve dünya şampiyonluğunu haksız bir şekilde devretti. Bu olayın ardından avrupaya yerleşen ve 20 yıl gözlerden uzak yaşayan fischer, 1996'da fischerandom chess adını verdiği bir oyun bulduğunu açıkladı. Hâlâ dünyanın en büyük satranç ustalarından biri olarak kabul edilen Fischer, Yahudi bir anneden dünyaya gelen, Anti-Amerikan ve Antisemitik olmakla suçlanan, uzun yıllar kanun kaçağı olarak yaşamıştır. Fischer'in oyunlarında kullandığı taktikler ve hamleleri, inanılmaz galibiyetleri, "Fischer Humması" biçiminde adlandırılır. "Dünyanın en iyi kadın satranç oyuncusunu getirin, bir at eksik oynarım." diyecek kadar çılgın olan Fischer, ilginç çıkışlarına ölümüne kadar devam etti. hayatının son yıllarını sessizlik içinde geçirdi. hastalandığında modern tıbba inanmadığını söyleyerek tedaviyi reddetti. 17 ocak 2008'de, 64 yaşında böbrek yetmezliğinden öldü. Başına gelen birkaç aksiliği Yahudi komplosu ile açıklayan, satrançta sovyet egemenliğini yıkarak amerika'ya tarihteki tek şampiyonluğu kazandıran Fischer'in gerçek babasının kim olduğunu kesin bilinmiyor, ancak annesi komünist bir Yahudi, artı bir ihtimal KGB ajanı idi. Aile bağları hemen hiç olmadı, yakın dostlarının sayısı giderek azaldı, cenazesine iki elin parmağını geçmeyecek sayıda kişi katıldı. Son sözleri, "hiçbir şey acıyı bir insanın dokunması kadar hafifletmiyor" oldu.

 

9-) Garri Kasparov

kasparov2 db

Garry Kasparov, 1963 yılında Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de dünyaya geldi. Babası soylu bir Yahudi annesi ise Ermeni'ydi. 1985'te Anatoli Karpov'u yenerek dünya şampiyonu unvanını kazanmış, bu unvanı 2000 yılında yenildiği öğrencisi Vladimir Kramnik'e devretmiştir. Onun Temmuz 1999'daki FIDE Rating listesinde gerçekleştirdiği 2851 ELO puanı şimdiye kadar gerçekleştirilmiş en yüksek puandır. Pek çok kişi kendisini tarihte görülmüş en güçlü oyuncu olarak değerlendirmektedir. 10 Mart 2005'de bir daha satranç turnuvalarına katılmayacağını açıklamıştır. Dünyaca ünlü satranç ustası zihinlere IBM tarafından yapılan süperbilgisayar Deep Blue’ya karşı yaptığı maçlarla kazınmıştır. Saniyede 3 milyon hamle hesap edebilme kapasitesine sahip Deep Blue adlı bilgisayarla iki kere karşılaşan Kasparov ilk maçında yenilmiş ikinci maçta ise rövanşı almayı başarmıştır. Garry Kasparov, Linares turnuvasını birinci bitirdikten sonra 10 Mart 2005 günü duzenlenen basın toplantısında, aktif satrancı bıraktığını açıklamıştır. Kasparov'un açıklamasına rağmen FIDE, kurallar gereği Kasparov'un ELO ratingini 1 yıl kadar tutmuştur. Nisan 2006 ELO listesinden Kasparov çıkarılmıştır.

 

10-) Viswanathan Anand

viswanathan_anand_biography Corus2005

11 Aralık 1969’da Hindistan’ın Chennai bölgesinde doğan Tamil asıllı Anand satrancın son büyük fenomeni ve halihazırda son dünya şampiyonudur. Viswanathan Anand, satranca 6 yasinda baslamış. ilk kez 1987 yılında satranç olimpiyatları'nda, Hindistan adına sahneye çıktı, aynı yıl dünya 20 yaşalti gençler şampiyonu oldu. Nihayet 2000 yilinda uzun soluklu bir zekâ mücadelesinin ardindan dünya satranç federasyonu Fide sampiyonu ünvanini elde etti. 2007 yilinda Meksika'da gerçekleşen satranç dünya kupasi'nda, satrançta ender görülen bir galibiyet elde etti, rakibini 9,0 tam puanla mat etti. Şu anda Fide listesinde 2801 raitingle en üst sıradadır...

10 Tem 2009

Türkiye’nin En Çok Kazandıran Dizileri

Ülkemizde dizi sektörü son yılların en parlak çağını yaşıyor. Ağa dizileri, mafya dizileri derken en büyük patlamayı buram buram yasak aşk kokan edebiyat uyarlamaları yaptı. Son yıllardın en çok sevilen dizilerinin arkaplanında ise koskoca bir sektör bulunuyor. Dünyanın 40 dakikalık konsept dizilere milyon dolarlar yatırdığı bir çağda Türkiye’de hâlâ her hafta bir film uzunluğunda dizi çekiliyor. Haliyle bu durum en çok yapımcıların ve reklam alan kanalların işine geliyor. Ünlü ekonomi dergisi Forbes da son sayısında bu konuya değinmiş ve Türkiye’de en çok kazanan dizi yapım şirketlerinin bir listesini yayınlamış.

2008-2009 dizi sezonunda kanalların yerli dizi yatırımları, krize paralel olarak düştü. 2008′in son döneminde sekiz kanalın prime-time kuşağında toplam 44 yerli dizi yayınlanırken bu sayı, 2009 başında 32′ye geriledi. Ancak en çok kazanan 20 yapımcı, krize rağmen 236 milyon lira ciro yaratmayı başardı.

Listenin ilk sırasında üç Türk edebiyatı uyarlama dizisiyle 33.8 milyon lira ciro yapan Ay Yapım’ın sahibi Kerem Çatay var. Aşk-ı Memnu, Yaprak Dökümü ve Dudaktan Kalbe’nin yapımcısı Çatay, bu üç diziyle 3.7 milyon lira kâr elde etti. Yaprak Dökümü ise 14 milyon liralık cirosuyla “En fazla ciro yapan dizi” oldu. Sezonun büyük hayal kırıklığını ise Raci Şaşmaz yaşadı. Show TV ile Kurtlar Vadisi Pusu’nun fiyatı konusunda yaşadığı anlaşmazlıklar nedeniyle dizi, 2 ay yayınlanmadı. Pana Film’in yaşadığı bu 10 bölümlük kayıp, cirosunu da eritti. Şaşmaz, kârı 1 milyon lira sınırını aşmayı başarsa da Show TV ile yollarını ayırdı. Kurtlar Vadisi Pusu önümüzdeki sezon Star TV’de yayınlanacak.

diziler


Türkiye’nin en çok kazanan dizileri; sıra, yapımcı ve kazancına göre şöyle listelendi:

 

1-Yaprak Dökümü - Kerem Çatay (14.155.000 TL)

yaprakdokumu-img

Yönetmenliğini Mesude Eraslan’ın yaptığı Reşat Nuri Güntekin’in aynı adlı romanından uyarlanan Yaprak Dökümü, 2 sezondur devam eden macerasının en başarılı aylarını son sezonunda yaşadı. Kemikleşmiş bir izleyici kitlesi bulunan dizinin önümüzdeki sezon bitirilecek olması sevenlerini üzse de kazandırdığı paralarla yapımcılarını oldukça mutlu etmişe benziyor.


2-Adanalı - Mehmet Yiğit Alp Seyit Ali Gündoğdu (11.195.000 TL)

adanali_1_16

Kuzey Prodüksiyon’un Atv için yaptığı Adanalı dizisi bu sezonun en hızlısı… Daha ilk sezonunda yapımcısının yüzünü oldukça güldüren dizi hırsız-polis-aşk üçgenini yer yer absürde varan esprilerle izleyicisine sunuyor.


3-Aşk-ı Memnu - Kerem Çatay (10.820.000 TL)

memnu52lx8

Ay Yapım’ın Yaprak Dökümü ile başlattığı roman uyarlama furyasının ikinci ürünü olan Aşk-ı Memnu dizisi özellikle yasak aşk sahneleri ile oldukça konuşulmakta. Yavaş yavaş Yaprak Dökümü’nün yerini almaya hazırlanan Aşk-ı Memnu dizisi önümüzdeki günlerde daha çok konuşulacak gibi duruyor.


4-Elveda Rumeli - Tarkan Karlıdağ - Serdar Akar (10.750.000 TL)

elveda_rumeli

Türkiye’nin en başarılı dönem dizilerinden olan Elveda Rumeli, 2. sezonunu tamamladı. Erdal Özyağcılar, Şebnem Sönmez, Mahir İpek, Tuna Orhan gibi usta oyunculara eşlik eden Tolgahan Sayışman, Berrak Tüzünataç gibi tescilli modellerle oldukça güzel bir sinerji yakalayan dizi seti, Berrak Tüzünataç’ın diziden ani bir kararla ayrılması ile buruk bir sezon finali yapmıştı.


5-Kurtlar Vadisi Pusu-Raci Şaşmaz (9.800.000 TL)

kurtlar-vadisi-pusu

 


6-Unutma Beni - Nilgün Sağyaşar (9.200.000 TL)

unutmabeni


7-Arka Sokaklar - Türker İnanoğlu (9.170.000 TL)

arka-sokaklar


8-Asi - Tomris Giritlioğlu (9.065.000 TL)

asi_dizisi


9-Dudaktan Kalbe - Kerem Çatay (8.840.000 TL)

dudaktan_kalbe_1


10-Baba Ocağı - İbrahim Mertoğlu (8.550.000 TL)

babaocagi

9 Tem 2009

Dünyanın En İlginç Yaşlıları

Güzel Türkçe’mizde “yaş yetmiş ama iş bitmemiş” diye bir deyim vardır ya işte bugünkü listemize yaşları kemale ermiş fakat ilginçliklerinden bi’şey kaybetmemiş insanları konu ettik. Yoga gurusundan, modeline, yapışık ikizine kadar işte dünyanın en ilginç yaşlıları…

 

1-) Dünyanın En Yaşlı Yoga Öğretmeni (83 yaşında)

bette-calman

Bette Calman, 83 yaşında olmasına rağmen fiziksel yetenekleri ile gerçekten hayranlık uyandırıyor. Avustralya’nın güneyinde küçük bir kasaba olan Williamstown yaşayan yoga eğitmeni Calman, 40 yıl önce tanıştığı yoga sayesinde bu kadar dinç kaldığını söylüyor. Hindistan’da yoga eğitim alan Bette Calman 40 yıldır aralıksız olarak günde 8 saat görmüş olduğunuz yoga hareketlerini yapıyormuş.

 

2-) Dünyanın En Eski Modeli (80 yaşında)

a96747_a486_oldest-model

Daphne Selfe, 80 yaşında olmasına rağmen birçok kadını kıskandıracak bir mesleğe sahip. Gençliğinde bir süpermodel olan Selfe Dolce & Gabbana gibi birçol ünlü marka için çalışmış. İlk zerafet ve duruş derslerini babaannesinden aldığını söyleyen Daphne Selfe’ın modelliğe başlaması ise tamamen tesadüfi olmuş. Mesleğinden emekli olduktan sonra geri dönüşü ise 1997’de kocasının ölümüyle olmuş. Üç çocuk ve dört torun sahibi Selfe, şimdilerde yaşlı giyim üzerine çalışan markaların en aranılan ismi durumunda…

 

3-) Dünyanın En Eski Yapışık İkizleri (57 yaşında)

a96747_a486_oldest-conjoined-twins

Ronnie ve Donnie kardeşler 1951 yılında anneleri Maureen Galyon’ın umutla beklediği bebekleriydi ancak doğdukları zaman hiçkimse gördüklerine inanmak istememiş. Karınlarından birbirine yapışık olarak doğan kardeşleri hayatta tutmak için bir dizi ameliyat yapılmış ve sonunda başarmışlar. Bugün 57 yaşında olan ikizler aralarındaki üstün koordinasyon ile hayatlarından memnunlar. Fakat bazen birbirlerinden sıkıldıklarını da itiraf etmeden duramıyorlar.

 

4-) Dünyanın En Yaşlı Anne (70 yaşında)

a96747_a486_oldest-mother

Meet Rajo Devi Lohan, Hindistan’da yaşayan 71 yaşında bir kadın… Onu yaşıtlarından farklı kılan ise 40 yıl kucağına almayı beklediği bebeğini Kasım 2008’de 70 yaşındayken kavuşması…

 

5-) Dünyanın En Yaşlı Babası (90 yaşında)

a96747_a486_old-fahter

Hintli çiftçi Nanu Ram Jogi, 90 yaşında iflah olmaz bir baba… İflah olmaz diyoruz çünkü 12 oğlu 8 kızı bulunan Jogi, 21. çocuğunu 4. eşinden tam 90 yaşında kucağına almış! Garip ama durmayı da düşünmüyormuş… Tıbben nasıl mümkündür hâlâ araştırılmaktaymış… Sanırım işin sırrı Hindistan’da :)

7 Tem 2009

Dünyanın En Büyük Cenaze Törenleri

michaelljacksonusnu.grid-6x3

Popun kralı Michael Jackson’ın beklenmedik ölümü hem bir devri kapattı hem de sevenlerini büyük bir üzüntüye boğdu. Öyle ki bu üzüntüyle İngiltere ve Avutralya’da MJ Communıty üyesi 12 kişi intihar etti. Şu sıralarda ise dünyanın dört bir yanından gelen hayranları kralı son yolcuğuna uğurlamak için son provasını yaptığı Staples Center’ı doldurmuş durumda. Staples Center’a girmeyi başaranlar ise gerçekten çok şanslı çünkü bilet için staplescenter.com’a 2 saat içinde 500 bin kişi bağlanmıştı. Tören dünyada birçok kanal tarafından canlı yayınlanıyor. Uğurlama törenine ilginin yoğunluğu ise bir başka tartışmayı da beraberinde getirdi. Acaba Michael Jackson’ın cenaze törenine katılacakların sayısı yeni bir rekor getirecek mi? Şimdilik bunu bilmiyoruz ama sizler için dünyanın yapılmış en büyük cenaze törenlerini derledik. Michael Jackson’ın cenaze törenine katılan kişi sayısı belli olduğunda listemizi güncelleyeceğiz.

 

10-) Elvis Presley

elvis_funeral_pro elvis_funeral elvis_funeral1

 

Rock 'n' Roll’un efsane ismi, bir müzik ikonu olan Elvis Presley 1977’de 42 yaşında hayatını kaybetmişti. Doğup büyüdüğü yer olan Memphis’te 17 Ağustos 1977’de düzenlenen cenaze törenine 75 binden fazla hayranı katıldı ancak sadece 30 bini tabutu görmeyi başarabildi.

 

9-) Luciano Pavarotti

410w xinsrc_

Dünyaca ünlü opera sanatçısı, büyük tenor Pavarotti 8 Eylül 2007’de kanserden  öldüğünde sadece memleketi İtalya değil tüm dünya sarsıldı. İtalya’nın Modena kentinden düzenlenen cenaze törenine 100 bin dolayında seveni katıldı.

 

8-) John Lennon

John_Lennon-The_Dakota.6085502 4764-lenon02 monsignorjohnlennongravestone01

Bir diğer büyük cenaze töreni ise yine müzik dünyasından bir isim için… Beatles’ın efsane üyelerinden John Lennon’ın 8 Ekim 1980’de ölümünün ardından New York Central Park’taki anma törenine yüzbinlerce insan akın etmiştir.

 

7-) John F. Kennedy

119150-004-5A3B5CDD T013814A

Amerika’nın en karizmatik başkanlarından biri olan John Kennedy’nin 22 Kasım 1963’te uğradığı suikast sonucu öldürülmesinin ardından başkent Washington’da önce cenazesi tabut için sergilenmişti. Kennedy’nin cenazesini görmeye 250 bin kişi, cenaze törenine 300 bin kişi katılmıştı. Öyle ki cenaze arabasının arkasında uzanan konvoyun uzunluğu 40 blok öteye varmıştı.

6-) Rudolph Valentino

 valentinofuneral2 236---Image_large 070609funeral5_cst_feed_

Hollywood’un romantik filmlerinin yakışıklı aktörü Rudolph Valentino 26 Ağustos 1926’da hayatını kaybettiğinde hayranların ona karşı son görevlerini yerine getirmek için New York sokaklarına dökülmüştü. Sessiz filmlerin yakışıklı aktörüne ses getiren bir cenaze töreni düzenlemiş törene 100 bin dolayında insan katılmıştı.

 

5-) Prenses Diana

diana_process img_19

6 Eylül 1997’de trajik ve şaibeli bir şekilde ölen  İngiltere Prensi Charles’ın eşi Galler Prensesi Diana’nın cenaze töreni “öldürüldüğüne” inanan binlerce hayranının protestolarına dönüşmüştü. 250 bin kişinin katıldığı cenaze törenini tüm dünyada 2.5 milyon kişi canlı yayında televizyon başında izlemişti.

 

4-) Papa 2. John Paul

instate_wideweb__430x316 pope_funeral_mass casket-of-Pope-John-Paul-II

Asıl adı Karol Jozef Wojtyla olan Katolik dünyasının ruhani lideri Papa 2. John Paul’ün 7 Nisan 2005’te Roma’da düzenlenen cenaze törenine Hristiyan dünyası adeta akın etmiş tören 2 ila 4 milyon arasında insana ulaşmıştı.

3-) Ümmü Gülsüm

 Bibi Umm Kulthum's Zari qal5cnz_tahrir_square UmmKulthum2

Arap dünyasının yetiştirdiği en büyük ses sanatçılarından biri olan Mısırlı Ümmü Gülsüm’ün 6 Şubat 1975’te düzenlenen cenaze törenine 4 milyondan fazla insan katılmıştı.

 

2-) Ayetullah Humeyni

khomeini_funeral1 khomeini_funeral2 khomenidead2-jpg

İran İslam Devrimi’nin başaktörü Şii dünyasının en büyük liderlerinden olan Ayetullah Humeyni’nin cenaze töreni İran sokaklarını tarihinin en büyük kalabalığı ile tanıştırdı. 3 Haziran 1989’da İranın başkenti Tahran’da düzenlenen törene tam 12 milyon kişi katıldı. Yaşanan izdiham sırasında Humeyni’nin elden ele gezen cenazesinin düşürülmesi ise büyük bir skandaldı.

 

1-) Conjeevaram Natarajan Annadurai

225px-annadurai_cm AnnaFuneralProcessionFeb1969 gandhi_funeral

Güney Hindistan’da bulunan Tamil Nadu eyaletinin başbakanı olan C.N Annadurai ülkesinin en sevilen politikacılarından biriydi. 1969 kanserden ölmesinden sonra Tamil Nadu’da düzenlenen cenazesine Hindistan’nın her yerinden 15 milyon insan akın etti ve bu tören “Dünyanın En Kalabalık Cenaze Töreni” olarak Guinness Rekorlar Kitabı’na girdi.

Twitter Delicious Facebook Digg Stumbleupon Favorites More

 
Design by Free WordPress Themes | Bloggerized by Lasantha - Premium Blogger Themes | Grocery Coupons